Sanat ve Teknoloji

Bu sene çok keyif aldığım bir projeye dahil oldum. İstanbul Modern Müzesi’nin, Art Maker Lab Merkezi’nin ilk uygulaması olan “Robotlar Sanat Yapar Mı?” etkinliği. Sorunun cevabını bilmiyorum, aslında bilmek de değildi amacımız bu soruyu sorarken.

Ben hep 20. yüzyılın kelimeleriyle anlatmaya çalıştım kendimi ama bu bir türlü düzgün olmadı. Hatırlıyorum 98’de yoğun tiyatro provaları yaparken bir sabah kabusla uyandım. Rüyamı anlatmak istiyordum ama herkes uyuyordu. Ben de oturup kodunu yazdım. Resmini çizmedim, yazısını yazmadım, aslında ikisini de yaptım ama yazılımın içinde yaptım. Neden böyle yaptığımı, motivasyonumu hatırlamıyorum ama yaptığımı hatırlıyorum. Herkes kendini ifade edebileceği ortamlara ihtiyaç duyar, o an böyle yapmak geldi herhalde içimden. Yıllarca birbirinden çok ayrık! işler ürettim ve uzun yıllar bunlar arasındaki ilişkiyi ben de göremedim.

Teknolojiyle, kodla ve sanatla uğraşıyorum ama bunları iç içe görmek çok kolay olmuyor. Bu kavramlar ve hatta hayatımda rastlantı gibi duran birçok kavram bir araya geldi bu sene.

Önce Haziran’da Nesin Sanat Köyü’nde Osman Koç ile Otonom Sanat Makineleri atölyesini yaptık. Bu aslında yıllardır AmberPlatform ve İskele47 çatıları altında yaptığımız çalışmaları toparladı kafamda.

Ardından Marmara Güzel Sanatlar’da “Günümüz Sanatı” dersini verirken öğrencilere son 20-30 yılın sanat tarihini bu perspektifte anlatırken, onların sordukları sorularla daha da belirginleşti sanatın nerde techne nerde poiesis olduğu.. Ne yaptığımı geç de olsa anlamaya başladım. Berlin’de Ernst Busch akademi de Kukla Yüksek Lisans öğrencilerine kodlama öğretmem ayrı bir olaydı benim için, üniversitedeyken beş yıl kukla oynatmış biri olarak bunu hiç beklemiyordum.

İşte bir yıl içerisinde ordan oraya giderken, yılı Art Maker Lab’la noktalamak harika geldi bana. 5 istasyon tasarladık, gençlerin resim, heykel, edebiyat, fotoğraf ve animasyonu tekrar görmeleri için. Rastlantısallığı anlamaları, makinenin eser üzerindeki etkisini görmeleri ve bunun üzerine soru sormalarını tetiklemek üzerine kurduk yapıları. Minecraft oynarken ürettikleri eserleri 3 boyutlu yazıcıdan basarak heykele çevirmeleri, bir robotun yardımı ile resim çizmeleri, ürettikleri hikayenin resim ve seslerini dinlemeleri vb.

Tüm bu istasyonları kurduktan sonra ilk gün mekanın köşesine çekildim, çocukların içeri doluşmaları, İstanbul Modern’in eğitmen kadrosundaki sanatçı dostlarımın bu cihazları inanılmaz güzel anlatmaları, çocukların yüzündeki büyülenme ama hemen ardından gelen sorularla bu büyülenmenin yerini kavramaya, sorgulamaya bırakması o kadar güzeldi ki. Hele ki önümüzdeki yıl, on binden fazla çocuğun o atölyelere katılacağını bilmek, bu çocukların büyüdüklerindeki sanat teknoloji kod algılarının farklı olacağını hayal edebilmek, benim gibi bir misfit için bunlar o kadar güzel şeyler ki…

Sağol Neslihan Varol, bu hayalin gerçekleşmesi için bütün sabrın emeğin ve deneyiminle 3 yıl uğraştın. Alper Kerpiççi, Ceren Volkan , Avşar Gürpınar, Cansu Curgen hepiniz sağolun. Osman Koç, Ekmel Ertan, Kerem Ozan Bayraktar, Friedrich Kirschner, Serhat Demirhan, Cansu Yalçıner sağolun, sanırım güzel şeyler yaptık, etkilerini görmek belki yıllar alacak ama başka türlü dönüşmüyor aykırı olan gerçekliğe.